Sistemimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için yasal mevzuata uygun çerezler kullanılır. Balıkesir Ticaret Platformu’yu kullanarak bu çerezleri kabul etmiş olursunuz. Detaylı bilgi için çerez politası sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Evet, çocukluklarımız arasında uçurumlar, devirlerimiz arasında... Ulaşılmaz yollar, erişilmez dağlar olduğu kesin ve zaman tarafından tescillidir artık.
Babalarımız anlatırdı çocukluklarını. Bize masallar diyarının puslu yaşam hikâyelerini anımsatırdı. Her şey bir yana yokluk, sefalet, kıtlık içinde geçen ama bir o kadar da gıptalı çocuklukları varmış ana babalarımızın.
Bizler ise genç, dinamik ışık saçan yeni bir devletin, cevval Cumhuriyet'in son dönemlerine şahitlik eden çocuklarıydık.
O devrin insanları, dedelerimiz, ninelerimizin hatıraları bizlere iyi gelirdi aynı zamanda da terbiye ederdi nefislerimizi. Ve başkaca sebepleri de vardı.
Her şeye kolayca ulaşılmazdı. Bırakın her evde olsun telefon, televizyon. Radyosu, elektriği olmayan mahalleler, köyler, evler vardı daha.
Aileler geçimlerini kıt kanaat sağlıyor, tabi ki orta direkten gariban kesimden bahsediyorum.
Oyunlar tasarruflu, oyuncaklar tek tük, yüksekçe bir yerden bakılsa bizim gibi yok denecek kadar az, zerre hükmündeydi.
Bizim nesil için potin, mintan, pantolonun yenisi, mücevher hükmündeydi.
Oyuncaklarımızı kendimiz yapardık çoğu zaman. Patlak topla tütün tarlasında taştan kaleler arasında maçlar yapar, bez bebekle, çamurdan kap kacaklarla oynanan evlilikler, saklambaçlar, birdirbirler, körebeler, isim şehirler, yüzük saklamacalar ve daha nice nicesi... Yazın serin Ege akşamları, kışın soba başı heyecanlarımızdı.
Alınan ya da hurdalıkta bulunan oyuncak, bisiklet ve dahası hazineydi bizler için. Uykularımız onlarla geçerdi, yeni alınan bayramlıklar gibi.
Yok, yoksul zamanların masum ve kısık sesli çocukları olmamızdan mı bilmem, en ufak sürpriz, ikram, karşılıklı ziyaret, hısım akraba, eş dost ziyaretleri pek mutlu ederdi bizleri.
Çocuklarımız;
Bizler, biz göremedik çocuklarımız mahrum kalmasın, boynu bükülmesin, kaşı eğilmesin diye ellerimizden geldiğince tam etmeye çalıştık onları. Doğru mu yaptık, yanlış mı orası tartışılır ve zamana bırakılır desem de...
Görüyorum ki, kendilerine çizdikleri sınırlar içinde bir dünyaları var. Oralara girmek ne mümkün, belirledikleri anlar, hudutlar girdap gibi onlardan başkasına yasaklı sanki.
Ve tatminkâr değiller biz gibi. Herkes sıradan onlar için. Analar, babalar bile.
Onlar için bir misyon, bir sürecin bir parçasıyız, biz ana babalar görevimiz biter, her şey sona erer onlar için. Sonrasında ha var ha yokuz. En üzücü olanı da bu galiba.
En son kitap fuarında yüz yüze tanışma fırsatı yakaladığım bir üstat sıkça değinir ailenin, annelerin, eşlerin hanım olanından. Okudukça anlarsınız, anlaşılır ki mühim olan geçmişe saygı, ahde vefa, her şey bir yana ana, baba, kardeş bir yana.
Her şeyi kazanır, kaybedersiniz ama sevdikleriniz, ailenizin telafisi, muadili yok maalesef. Anlayacaklar belki de. Ama muhtemel ki çok geç olacak.
Tamahkâr olmalı zamana ve devrin getirdikleri ile ihtiyaç duyulacak olanlara.
Ve tekrar ehemmiyetle, önemle, üzerinde dura dura, üzerine basa basa hatırlatmak isterim ki...
Biz insanoğlu HİÇ,
AİLE HERŞEYDİR...
Aşk ola
Hikayenin Adı Bir ÖMÜR'lük NEFES Olsun
Kötü alışkanlıklarım var benim.
Şimdi Nereden Başlayayım
Benim öyle uçsuz bucaksız tarlalarım olmadı
Bayram bir yolculuksa başlı başına. Yol kim, vuslat kim, yola revan olduran kim?
Şu koskoca şehir kaç yalnızlığı barındırıyor içinde
Güzel olan sadece sen misin?
Yağmurların da diyecekleri var
Şiirler hep hüzün depremleri yaşatır
Hayat bazen haylaz bir çocuk olmak
Taşınan yük ne eldedir ne omuzda ne de sırtta
Küçük bir sahil kasabası
Sen gitsen ben kalırım
Sussam yalnızlık, konuşsam yalnızlık
Hayat Hep Siyah Beyaz mıdır?
Şimdiki aklım o zamanki hayallerime hükmetseydi eğer
Bugün gözlerimi açtım sen
Kendimi bazı zaman vadesi gelmiş borç gibi hissediyorum
O kadar kolay kazanmadım ben yaralarımı
Sözün eşiğinden demişti bir gönül dostum, sözün eşiğinden. Söz, eşiği ve gönül.
Öküz öldü ortaklık bozuldu, eski çamlar bardak oldu, o köprünün altından çok sular aktı.
Pinokyo desem, 80'lerde çocuksanız bir de ilk aklınıza gelen ne olur?
Bizim çocukluğumuzda her şey siyah beyazdı.
Çocukluğumuzun mahallesi mi yoksa çocukluğumuzu sevdiren mahallemiz mi?
Her devrin çocukluğu da bir başka gençliği de
Sevgili okurlar sizlere bu defa bisiklete dair cümleler lütfu ikramda bulunacaktım ama o konuyu sonralara bıraktım. Neden derseniz eğer? Söyle ki;
Yazık çok yazık o zaman içindeki çocuğu özgür bırak
Kuzulu kapılardan geçilir bu köhne evlerin hayatlarına
Harmandalının heybetini özgerlerinde saklayanım
Ne Mutlu Türküm Diyene
En ağır yorgunluklar
Her anıyla adına yakışır bir festival
Sihiri ruhunda olan alameti mucize değil mi sizce?
Sesini duyuramadığın kalp
19 Eylül Gaziler Günü Münasebeti ve Anısına
Her şey gelir geçer dostluklar baki kalır
Kime güvenir bu naçiz gönül?
En koyusundan
Bisikletin envai çeşit seçenekleri ve yolculukları
Ömrüm adım adım tüketmekte kendini
Uzun Turlar
Kapılar diyorum
Denizden daha mavi gözler
Neredeyse Ekim ayının başından bu yana yollardayım
Kitap nasıl bir yolculuk yapar
Ne mutlu Türk'üm diyene!
İnsanlar arasında gözlere sırlı bir bağ vardır ki
Dün dinlediğim bir şiirde geçiyordu ve beni derinden etkilemişti.
Gök kubbedeki bulut tarlaları
Gök maviliklerden kalem tutuştursam eline
Gariban zamanların yokluk görmüş çocuklarıydık
Siyah Beyaz Hatırat, Anekdotlar
Sarıkamış deyince çok şeyler yazılır ve çizilir.
Nerede eksik kalmış çocukluk görsem
Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim
Çocukluk zamanlarımdan hatırlıyorum
Can Bağıyla Birbirlerine Bağlı Olanlar
Harfler tek başına yağmur damlaları gibidir bazı zaman
İnsanın hayatında çınar ağaçları vardır.
İnsan elinde olanların kıymetini bilmesi gerekir
Eski sevdalara dair ne varsa öyle yaşamalı
Bundan sonra zor geçerim Toroslar'dan öte yana
Çanakkale... Söze Girince
En mukaddes ay
Ömürden Nefese AŞK OLA
Sana sen de benim gözlerim gibi baksaydın
2. yıla merhaba
İyi Bayramlar
Kabus gibi, buhran içinde geçen günlerin içinden
Önce aklını başına devşir
Ben, çocukluğumun tek şahidi olduğu eski mahallemi özledim
Öncesi evlatlık, ortası babalık
Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki
Ne işe yarar eller, ellerimiz?
Eylül gelmiş diyorlar
Yıl 2013 güz aylarında başladı her şey. Ufak tefek atışmalar, sanılır ki iki ozan karşılıklı atışıyor
Okuyup, yazdığımız konuştuğumuz dil basittir aslında
Ne Mutlu Türk'üm Diyene
Farkımız İnsanlığa Adımlarımız
1997-2001 yılları arası geçen dört yıl
Yeni bir yıla merhaba dedik
Malumunuz 2023'ün son günlerinde hakemler gündemin başköşesinde
Limanda ne kadar gemi varsa hepsi de gittiler
Hepimizin bir ekmek parası telaşı var
Aşkın dini, milleti, rengi olur mu?
İnsanlığın doğduğu topraklar
Eski evlere yakışır mı fiyakalı vesikalar?
Öyle bir afet düşünün ki...
Hayatın her anının kıymetinin anlaşılma etkisi
Biraz mavilik bir tutam bulut heves eder yüreğim
Bazı zamanlar zamansızdır bazı anların ise tarifi imkansız
Çanakkale Geçilmez
Kutsalıdır her inancın kadın
Sevmek lazım yine de hayatı yoksa gerisi boş
Bayramımız bayram olsun
Kaldığı yerden başlamalı. Kaldığı yerden...
Ardında Bıraktığı Hoş Hatıralarla, Gâhi Ağlatıp, Gâhi Güldüren
Günaydın demek, sadece olağan hayatın adet yerini bulsun misali
Şimdi gitmek mi lazım kalmak mı?
Bugün günlerden pişmanlık olsun
Rüyada Yaşasak Demeyenimiz Yok Gibiydi.
Muhteşem doğa içinde harika rotalar
Bize bıraktıklarına paha biçmek zor
Sonsuz saygı, sevgi ve şükranlarımızla
Her gün, her saat, her saniye ve her anımız, gizemli yolculuklara, yeni serüven, yaşam kavgası içinde yeni hayat maceralarına gebedir.
Kırk Sekizin Yediverenleri
Yeni Bir Yıl
Fotoğraf Erbabı Kıymetli Dost Erdinç Özal
MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KUDRET DAMARLARIMIZDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR
Sizin çocukluğunuz nasıl geçti bilmem lâkin ilgimi çekmiyor da değil.
EHLİNE VERİLMEYEN HER İŞ, HER ŞEY ZİYANDIR...
Herkesin içindeki temiz dünya kadar güzelliklerle geçecek bayramlar dilerim
4 yıl öncesine dayanır bu yolculuğun ilk kalp atışları