BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ DİL ÖĞRENİMİ
KENDİ YOLUNU ÇİZMEK
Önceki yazılarımızda, yabancı dil eğitiminde yaşanan temel sorunları ele almış ve özellikle beceri odaklı eksikliklerin altını çizmiştim. Ayrıca, dil eğitiminin bireyselleştirilmesi gerektiğini; ancak sınıf yapıları, öğretmen merkezli anlayış ve ezbere dayalı yöntemlerin bu sürecin önünde engel oluşturduğunu belirtmiştim.
Bu yazımızda ise artık daha somut bir noktaya geçiyorum: Bireyselleştirilmiş dil öğrenimi nasıl uygulanabilir?
Kendi Öğrenme Profilini Tanımak
Her bireyin öğrenme stili, ilgisi ve motivasyonu farklıdır. Bazıları görsel materyallerden öğrenirken, bazıları dinleyerek ya da yazarak daha kalıcı öğrenir. Bu nedenle, bireyselleştirilmiş öğrenimin ilk adımı, kendi öğrenme profilimizi tanımaktır.
Kendinize şu soruları sorabilirsiniz:
Ben kelimeleri görerek mi daha iyi hatırlıyorum, yoksa duyarak mı?
Konuşurken mi daha hızlı öğreniyorum, yoksa yazarken mi?
Hangi konular (spor, sanat, teknoloji) beni daha çok motive ediyor?
Bu sorulara verilen cevaplar, kişisel bir dil öğrenme haritası çıkarmanın ilk adımıdır.
Dijital Araçlardan Faydalanmak
Bugün dil öğreniminde bireyselleştirmeyi en kolaylaştıran unsurlardan biri dijital teknolojilerdir. Doğru araçlarla, sınıfın dışında da aktif bir öğrenme süreci oluşturabilirsiniz. Sonraki yazılarımızda hem dijital hem de basılı olmak üzere farklı kaynakları ayrıntılı olarak inceleyeceğim. Aşağıda çok bilinen dijital kaynaklara değindim.
Dinleme: Spotify ve YouTube'daki podcast ve şarkılar, seviyeye uygun dinleme materyali sunar.
Konuşma: Preply, Cambly, italki, HelloTalk gibi uygulamalar yabancılarla konuşma fırsatı verir.
Yazma: Blog tutmak, kısa günlükler yazmak ya da dijital platformlarda yazı paylaşmak yazma becerisini güçlendirir.
Okuma: Haber sitelerinin basitleştirilmiş versiyonları (BBC Learning English, News in Levels) okuma becerisini destekler.
Bu araçlarla birey, sadece “ders” yapmaz; aynı zamanda günlük yaşamına dili entegre eder.
Hobi Olarak Dili Hayata Katmak
Dil öğrenimi yalnızca sınav odaklı bir zorunluluk değil, keyifli bir uğraş hâline de gelebilir. Bunun için:
İlgi alanınıza uygun filmleri/animeleri orijinal dilinde izleyebilirsiniz.
Oyun oynuyorsanız, oyunların dilini İngilizce yapabilir ve bu süreçte yeni kelimeler öğrenebilirsiniz.
Günlük sosyal medya kullanımında, takip ettiğiniz bazı hesapları yabancı dilde seçebilirsiniz.
Bu tür alışkanlıklar, dili öğrenme sürecini ders dışına taşır ve öğrenmeyi doğal bir sürece dönüştürür.
Mikro Hedeflerle İlerlemek
Bireyselleştirilmiş dil öğreniminde motivasyonu diri tutmanın en iyi yollarından biri küçük ve ulaşılabilir hedefler belirlemektir.
Her hafta 10 yeni kelime öğrenmek.
Her gün 5 dakika sesli kitap dinlemek.
Haftada 1-2 kez 10-15 dakikalık online konuşma yapmak.
Küçük ama düzenli adımlar, uzun vadede büyük bir ilerleme sağlar.
Bireyselleştirilmiş dil öğrenimi, sorumluluğu tamamen bireyin kendisine yükleyen bir anlayış değildir. Okulda ya da kursta alınan temel eğitim, başlangıç için önemlidir. Ancak asıl gelişim, bireyin kendi öğrenme tarzına uygun araçlarla, hobilerle ve mikro hedeflerle süreci desteklemesiyle mümkündür. İlerleyen yazılarımız bu konuda yol göstermeye devam edeceğim.
Dil öğrenmek, bir maraton gibidir. Bu maratonda başarıya ulaşmak için, her bireyin kendi temposunu bulması şarttır.